“Hangi siyaset kararlarının popülist ve çok sağa yönelik takviyenin artmasına katkıda bulunduğunu bir an evvel tespit etmek, toplumsal demokrat partiler açısından elzemdir” diyen İmamoğlu, “Kendisini ‘demokratik ülkülerin muhafızı’ olarak konumlandıran Avrupa, bu kıymetleri dengeli bir biçimde savunduğunu içtenlikle söyleyebilir mi? Göçmen meselesinin diğer ülkelere aktarılması, bunun aksini göstermektedir. Avrupa’nın Gazze’de yaşananlara verdiği yanıt da öne çıkan bir öteki örnektir. Ortalarında bayanların ve çocukların bulunduğu, on binlerce günahsızın katlini daha yüksek bir sesle eleştirmemiz ve kınamamız gerekmez mi? Tahminen de Kiev ve Ukrayna’da acı çeken temiz insanları savunmak için de daha fazlasını yapmamız gerekmektedir” sözlerini kullandı.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Paris’teki birinci gününün akşam saatlerinde, aralarında Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo, Atina Belediye Lideri Haris Doukas, Kiev Belediye Başkanı Vitali Klitschko, Saraybosna Belediye Lideri Benjamina Karic ile Tiran Belediye Başkanı ve B40 Balkan Kentleri Ağı Lideri Erion Veliaj’ın da bulunduğu bir küme ile birlikte Avrupa Sosyalist Partisi (PES) özel oturumuna katıldı. Oturumda, iştirakçi belediye liderleriyle birlikte, PES Avrupa Birliği (AB) Komitesi Lider adayı Nicolas Schmit ile Fransız Sosyalist Partisi Lideri Raphaël Glucksmann birer konuşma yaparak, Avrupa ve yakın etrafıyla ilgili görüşlerini paylaştı.
“AVRUPA’NIN ÇOK SAĞA KAYIŞINI TESPİT ETMEK TOPLUMSAL DEMOKRAT PARTİLER AÇISINDAN ELZEMDİR”
“AB Parlamenter seçimlerinin yaklaşmakta olduğu düşünüldüğünde, akla iki soru geliyor” diyen İmamoğlu da oturumda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Öncelikle, ilerlemeci ve toplumsal demokrat partiler neden Avrupa Parlamentosu’nda koltuk kaybediyorlar? İkinci olarak, bu trendin daha geniş ölçekteki tesirleri neler olacaktır? Değerle vurgulamak gerekir ki, popülist sağdaki yükseliş, bu akımın bir zafer kazandığı manasına gelmemektedir. Türkiye’de kısa bir müddet evvel yapılan seçimlerde görüldüğü üzere, mevcut sistemin yol açtığı sıkıntılara alternatifler arayan halk, bize kullanmamız için bir kredi açmıştır. Bu kredi, oy kullanan vatandaşların demokrasinin işleyişine yönelik hoşnutsuzluklarını lisana getirme usullerinden biridir. Bu nedenle, hangi siyaset kararlarının popülist ve çok sağa yönelik dayanağın artmasına katkıda bulunduğunu bir an evvel tespit etmek, toplumsal demokrat partiler açısından elzemdir.”
“AVRUPA SAMİMİYETİNİ SORGULMALI”
“Kendisini ‘demokratik ülkülerin muhafızı’ olarak konumlandıran Avrupa, bu pahaları dengeli bir biçimde savunduğunu içtenlikle söyleyebilir mi? Göçmen probleminin öteki ülkelere aktarılması, bunun aksini göstermektedir. Avrupa’nın Gazze’de yaşananlara verdiği karşılık da öne çıkan bir başka örnektir. Ortalarında bayanların ve çocukların bulunduğu, on binlerce günahsızın katlini daha yüksek bir sesle eleştirmemiz ve kınamamız gerekmez mi? Tahminen de Kiev ve Ukrayna’da acı çeken saf insanları savunmak için de daha fazlasını yapmamız gerekmektedir.”
“GÜÇLER AYRILIĞINDA YAŞANAN EROZYON, DEMOKRASİNİN KARŞILAŞTIĞI EN BÜYÜK TEHLİKE”
“Güçler ayrılığında yaşanan erozyon, demokrasinin karşılaştığı en büyük tehlike niteliğindedir. Bu sorun, milletlerarası paydaşlıklar yoluyla ve stratejik karşılıklı bağımlılık içinde olduğumuzu kabul ederek çözülebilir. Demokrasiye ve demokratik kuruluşlara duyulan inancın sarsıldığı, açıkça ortada olmakla birlikte, bu durum, dirençliliğimizi artırmamız tarafında bir ikaz alarmı olarak görülmelidir. Türkiye, bu süreci Avrupa’dan daha uzun bir müddettir yaşamaktadır. Her vakit olduğu üzere tahlil, insanları dinlemekten geçmektedir; tıpkı bizim İstanbul’da yaptığımız ve zafere ulaştığımız formda. Türkiye’deki seçim sonuçları, demokrasiye duyulan umudu yine canlandırmış ve başta gençler olmak üzere, milyonlarca insanı yine harekete geçirmiştir. Artık, daha yeterli bir gelecek ismine, birlikte çalışmanın tam zamanıdır.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
News
